Ismahan Çeribaşı


İHTİYAR HEYETİ Denge (kalp ile dil ile)

Denge… İki kefenin eşit olmasından daha çok şeyi ifade ediyordu. Kulağın doğru duyması, dilin doğru söylemesi; dengenin en büyük unsurlarıydı.


Yazgıya inanırım. Olayların gidişatı beni yazgıma inanmam için hep bir delil olmuştur. Ardı ardına sıralanmaya başladığında, bulgular kurgulayan bir gücün olmadığını inanmamak akıl karı değil zaten…

Geçtiğimiz Cumartesi de böyle olmuştu… Telefonla haberleştiğimizde bile muhakkak fire verdiğimiz ihtiyar heyetinden genelde biri eksik olurdu. Lakin habersiz çıkıp gittiğim, toplanma mekânımız olan ihtiyarın yerine teker teker düşmüştük. İçeriye her zaman coşkusuyla giren İbrahim Abi; 

 “ooo devrimciler hoş geldiniz”  dedi. 60’lık delikanlı ve ben giymiş olduğumuz haki renkteki montlarla çokta devrimciden uzak değildik…

 Asıl devrimciler bizlerdik, bizim gibilerdi. Devrimcilik devirmekten, yıkıp yağmalamaktan çok ötede bir şeydi. Yanlış öğrettiler… Neyse.

Olaylar birbirine bağlanmış,  konular iç içe geçmiş; böylece biz beş kafadar, ihtiyarın mekânında yarı kederli, yarı gülmeli tuhaf sohbetlerimizden birini havaya savurmaya başlamıştık.

Beş kafadar derken, bendeniz içlerinde en çaylak olanı. Altmışını çoktan deviren içimizin en ihtiyar delikanlısı ve altmışına merdiven dayamış diğer büyükler… Benim ne mi işim var? Yedi senedir yerimi yadırgamadığım için ve beni bilenler biliyor düsturu ile bu soruyu direk es geçiyorum…

Gençliğin deli rüzgârı çoktan terk etmişti artık onları. İhtiyarda sayılmazlardı. Uzun bir zamandır orta yaşı çoktan kanıksadığım, sohbetlerin en güzellerinden bir tanesiydi… Zarafetin, muhabbete giydirilmiş hali vardı…

Eğer sizlerde muhabbet ettiğiniz insanlar ile zarafeti elden bırakmaz; eylemlerinize, oturup kalkmanıza ve konuşmanıza dikkat ederseniz karşımızdaki insanlarda o kadar yumuşar… Küfür sofrasından bal alınmaz ya! 

Hal, hatır sormaları bile ayrıydı… 60’a merdiven dayamış genç ihtiyar, Hasan Abi’ye sordu;

-dünyalıklarla aran nasıl. Olduğu gibi yönümü dönüp çıt çıkarmadan bu güzel soruya nasıl cevap verilir diye bakmaya başladım…

- dünyalıkla işim yok benim, biz öbür taraf için çalışıyoruz…

-olmaz! Deyip elini kaldırdı 60’lık delikanlı… Ve devam etti “dengeyi kurman lazım”

‘Denge’ deyince benim kulaklar daha bir dikkatli dinlemeye başlamıştı. Kulağımdan, yüreğime damıtılan sözleri almaya başlamıştım… 

- ben, öbür tarafın terazisi 100 gr fazla gelsin diye uğraşıyorum.

-buradaki hayatın, çoluk çocuğun hakkını girme. Burayı da iyi ayarla… Peygamberimiz (sav.) nasıl yaşamamız gerektiğini öğretmiş…

Pür dikkat dinlerken Hasan abi bana bakıp;

Sen sekiz saat kuralını biliyor musun? Diye sordu. Ve başladı anlatmaya. Genelde sessizliğe ile ünlü olan ve çok konuşmayan abimiz kelam şerbetinden sunmaya başlamıştı;

-8 saat uyu, 8 saat çalış, 8 saat gez-toz…

-ibadet bunun neresinde abi?

Gezerken, çalışırken yapacaksın…

Öyle ya her iş hak! İle hakkını vermek değil miydi? Ne yapıyorsa yapsın insan, en iyisini yapmak için uğraşması lazımdı…

Konu bu sefer birden evirilip, çevrilip başka yere gelmişti. Biz öyleydik. Daldan dala ama her dal gönle uzanıyordu…

60’lık delikanlı;

-insan namaz kılarken günaha girer mi? Diye sordu ve başladı örneklerle anlatmaya…

İşveren ’in namaz kılmak için müsaade ettiği zaman dilimini suiistimal eden insandan tutup, mescitlerdeki suyu, sabunu dahi peçeteleri ne kadar pervasız kullandığımıza uzanıverdi konu… Sonra demesin mi “dengeyi korumak lazım diye…

Dudaklardan denge kelimesi döküldükçe içim bir hoş oluyordu…

İki haftadır yarım sayfadan öteye geçemediğim “denge” konusu yavaş yavaş şekilleniyordu işte…

Ben yarım bıraktığım yazının başında “akıl ile kalp” arasındaki dengeden bahsederken konu kalbin dengesini bulmuştu…

Dengeyi sağlar mı bilemiyorum ama yarım kalan yazıyı aynen siz okuyucuların huzuruna davet ediyorum;

DENGE (KALP İLE DİL İLE)

Çorak gönlüm senin sesinle yeşerdi. Zemheride kalmışım da içim bir anda ısınmış gibi. Benim gönlüm fakirdir, Fas fakirdir. Kelamınla zenginleştim. Sırtını dönme bana. Hanenin kapısında değil, gönül sofrana diz çökmek isterim. 

“Gidişat seni şımartmasın” demiştin. Şımarmak mı bilemedim ama hep daha fazlasını isterim. Daha fazla görmek, daha fazla duymak. Ayaklarım hep senin yolunda, senin gölgeni takip etmek ister. Karşına oturup, usulce dinlerken fark ettim; yol senden de ilerideydi. Sen, yolda yürürken dengemi sağlıyordun…

Denge… İki kefenin eşit olmasından daha çok şeyi ifade ediyordu. Kulağın doğru duyması, dilin doğru söylemesi; dengenin en büyük unsurlarıydı. Hiç aklınıza geldi mi; göz, kulak, el ikişer tane iken yalnız kalp ve dil birdir. Bir olana giderken; birleyip öyle çıkacağız yola… Kalp ile dil ile yıkar insan ve yine kalp ile dil ile onarır… İnsan!

Elbette her yazılanın, çizilenin bir ehemmiyeti vardı. Dilimin kelam etmediği zamanlarda, kalemi alırım elime. Amma velakin sana ithafen yazdığım yazıları başka sorgular, başka düşünürüm. Sorar, neresinde hata etti isem bir daha etmemek üzere dikkat ederim.  Gözlüksüz klavyede harf arayan, 60 yaşlarındaki kirli sakallı esmer adam; başkasının “gülmüyorsun?” sorusuna karşı “dişlerimi mi göstereyim” diyerek ‘taş yerinde ağır’ sözünün timsali olan adam

 “Mihmandar doğru kişi; ders almak önemli” demişti… Haklıydı. Dengeyi sağlamak içinde ders almayı bilmek gerekliydi. Ders demişken zannetmeyin ki bir hocaya tabi olacaksınız, zannetmeyin ki bir yere bağlı kalacaksınız. Almak isterse insan, yedi yaşındaki çocuktan da alır, yetmiş yaşında ki adamdan da… Kuru çalı bile bir sürü şey anlatır da bilmeyiz. Pür, pak olmak kolay değildir. Bazen dövüle dövüle bazen de sövüle sövüle… Hepimiz bilir, bilmez insan kadarız… Kimimiz bildiklerimizle, kimimiz bilmediklerimizle hayıflanırız… Kısmet! Diye bir şey var… Vaktini beklemeyi bilmeyiz. 

Vaktiniz dahi ömrünüz bereketli olsun, niyazıyla. Allah’a emanet... 

Ismahan ÇERİBAŞI

  • BIST 100

    10077%-0,44
  • DOLAR

    35,79% 0,02
  • EURO

    37,37% 0,29
  • GRAM ALTIN

    3176,62% 0,20
  • Ç. ALTIN

    5068,03% 0,00
  • Perşembe 12.7 ° / 2.4 ° Güneşli
  • Cuma 14.1 ° / 2.1 ° Güneşli
  • Cumartesi 14.3 ° / 2.6 ° Güneşli

Denizli

30.01.2025

  • İMSAK 06:39
  • GÜNEŞ 08:02
  • ÖĞLE 13:22
  • İKİNDİ 16:07
  • AKŞAM 18:31
  • YATSI 19:50