Bugün, 21 Kasım 2024 Perşembe
Bazı olayların üstünün örtülmeye çalışıldığını ifade eden Kobaş, “Yalancının mumu artık yatsıya da kalmıyor. Şeffaf Belediyecilik diye ortaya çıkanların her şeyi gizlemeleri kendi ayıpları olsa gerek. Kamuoyunu bir kenara bırakan dahası Meclis üyelerine bile bilgi vermekten kaçınanların korktukları başlarına gelecektir. Belki yarın belki de yarından da yakın” dedi ve açıklamalarını şöyle sürdürdü;
“Belediye Başkanı Hüseyin Gemi durduk yerde, ortada bir sebep yokken Serinhisar'ın Sesi Gazetesi'nde çıkan bir yazıdan yola çıkarak internetten hakkımda vermiş veriştirmiş. Belki vatandaşlarımız anlayamasa da pekala ben bunun sebebini net olarak anlayabiliyorum.
Hüseyin Gemi'nin benden kaynaklı müthiş kuyruk acıları var. Hiçbir olumlu icraatı olmadan boşa geçen 10 senenin sonunda, yönetim bize geçip bizim zamanımızda ilçenin adeta icraata boğulmasının ve ardından tekrar başkan seçilip yine aynı icraatsızlığına devam etmesinin müthiş hazımsızlığı.
Pek çok sebebin yanında kesinlikle hazmedemediği 2 net olay var.
1'İNCİ OLAY: Mart 2009 yılı seçimleri öncesi belediyeye ait 4 adet imarlı parselin Serinhisar Yapı Kooperatifi'ne 'hülle' ile devredilmesi olayının, tarafımızdan sıkı takip edilerek ortaya çıkarılması ve konunun ilgili mercilere iletilerek arsaların devrinin haksızlığının ispatlanması sonucu arsa tapularının belediyemize geri kazandırılması ve tabi Hüseyin Gemi'ye mahkeme yolunun açılmasıdır.
Adı geçen arsalar kooperatifin 2007 ve 2008 yıllarında da talep etmesine rağmen kooperatife verilmemiş, ancak MART 2009 yılında yapılan yerel seçimler öncesi ŞUBAT 2009 yılında bedavaya verilmiştir. Bu 4 parselin; yetkisizce, şark kurnazlığı ve hile ile bedavaya bir kooperatife devretmenin bir sebebi vardır. Oda "SİYASİ RANTTIR". Şubatta ben seni göreyim; Martta da sen beni.
2'NCİ OLAY: Bizim yönetimimiz 3 yıllık uzun bir çalışma ile GES (Güneş Enerji Santrali) projesinin bütün işlemlerini bitirerek ihale aşamasına getirdi. Bir kere ihaleye de çıktık ancak küçük bir kanuni pürüz çıkınca ihaleyi iptal ettik ve GES'ın ihalesini bizden sonraki yönetime bıraktık.
Hüseyin Gemi, 2019 seçimlerinden önce bizim GES ihalesini yapamayıp projenin sonraki yönetime kaldığını görünce, derhal "İLÇEMİZE GES'NI KAZANDIRACAĞIZ" diye vaadi patlattı. Vazifeye başlar başlamazda, bütün işlemleri bizim zamanımızda bitirilip ihale aşamasına getirilen GES projesini hayata geçirmek için dört elle sarıldı. Dört elle sarılması iyi de, arkası kötü.
"İcraatsızlığın verdiği baskıyla" gözünü karartıp önündeki hazır projeyi NE PAHASINA OLURSA OLSUN yapacağım moduna girdi. Ve maalesef, baştan sona, kanun, kural ve yönetmeliklere uymadan, açıkça suç olan uygulamalarla projeyi bitirdi ve ardından "SÖZ VERDİK, YAPTIK" diye de havasını attı. H. Gemi'nin uyguladığı yöntem hukuki olsaydı bu projeyi biz çoktan bitirirdik. BİZ PROJEYİ "KANUNİ YOLLARDAN GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN NE YOLLAR ARAMADIK Kİ?"
Ben yapılan işlere vakıf olup, her icraatın öncekinden daha beter olduğunu görünce suç duyurusunda bulundum. Bütün bu yanlış uygulamalar karşısında nasıl sessiz kalınır? Sessiz kalmak en az vicdanlarda o suça ortak olmak değil midir?
Projenin tamamlanması iyi de yapılan kanunsuz uygulamalar, kontrolsüz yapılan işler ve kontrolsüz yapılan harcamalar ne olacak? Kanuna uymayan borçlanmalar, paravan ortaklıklar, ihale etmeden işi bir firmayı yaptırmalar, meclisten TL olarak borçlanma yetkisi alıp DOLAR olarak borçlanmalar, belediyenin bazı gelirlerini temlik koydurmalar ve daha nice sorunlar.
Niyetleri bilemem ama izlenen yol baştan sona kanunsuz, usulsüz, denetimden ve hesap vermekten uzak, belediyenin geleceği için tehlikelidir. Tabi içişleri bakanlığından müfettiş geldi ve başta GES ile ilgili bütün işlemler olmak üzere belediyeyi 40 günden fazla bir zaman içinde denetledi. Herhalde oturup çay-kahve içmemiştir. 2016 yılında bizim zamanımızdaki denetleme 4 günde bitirilmişti.
Bu 40 günlük denetleme bizim son zamanlarımızı da kapsıyor. Bizim zamanımızla ilgili bir kamu zararı çıkarılmış.
Kamu zararı, müfettişlerin yaptığı her denetleme sonrası çıkabilir. Belediyenin "kanuna uygun olarak değerlendirip masraf yaptığı bir husus denetçiler tarafından uygun bulunmayıp" ilgili belediye personeline zimmet çıkarılabilir. Kamu zararında yapılan iş bellidir. Faturası, kaydı vardır. Yolsuzluk, belirsizlik yoktur. Eğer müfettişlere iyi anlatılamazsa ilgili personel parayı öder. Bize ne kadar kamu zararı çıkarıldı bilmiyorum ama bizde kendimizi savunur, olmazsa parayı öderiz. Söylemek istemezdim ama Hüseyin Gemi'ye de bundan önce benim zamanımda yapılan denetleme de yüklü bir kamu zararı çıkarılmıştı.
H.Gemi'nin, benim zamanımda yapılıp kamu zararı oluşturduğu söylenen harcamanın (3.000 TL civarı) ısrarla EŞİMİN DERNEĞİNE YAPILDIĞI İMASI KESİNLİKLE DOĞRU DEĞİLDİR. Eşim devlet destekli (kursa katılanlara devlet günlük ücret öder) "ÇAPUTA CAN VEREN KADINLAR" kursunu açtığı zaman kursa katılmak isteyip çocuğuna bir bakıcı bulamayan bayanlar, ya kursa gelmeyecek ya da çocuğu için bir çare bulacaktı. Düşünmüşler kreş olarak kullanılmak üzere ve PARASINI BİZZAT EŞİMİN KURMUŞ OLDUĞU DERNEĞİN ÖDEDİĞİ küçük bir yer tutmuşlar ve halk eğitimde bir öğretmen görevlendirmiş. Ancak çocukların oyuncak ve bazı diğer eksik malzemeleri için para bulamayınca bana geldiler. Durumu anlattılar. Bizde seve seve kabul ettik, encümenden karar alarak malzemeleri alıp kreşe teslim ettik. Alınan bu malzemeler halen bu kurslarda kursa katılan bayanların çocukları tarafından kullanılmaktadır. İsteyen gidip görebilir. Bizim SOSYAL ANLAYIŞIMIZDA bayan ve çocuklar daima önceliklidir. Tabi konuyu anlamadan "mal bulmuş mağribi gibi" üzerine atlayıp bundan yağ çıkarmaya çalışan H Gemi'yi bilemem. Benzer uygulamalar SEKÜYAD içinde yapıldı. SEKÜYAD'ın Serinhisar'da yaptığı üye toplantılarında yapılan masraflara azda olsa 2 kere belediyeden katkıda bulunduk ve elde edilen para öğrencilere burs olarak verildi.
Evet, H. Gemi müthiş kuyruk acısı yaşıyor; bir iş yapamamanın acısını çekerken, yaptığı hatalı uygulamaların tarafımdan gün yüzüne çıkarılıp yargılanmaya kadar gidecek süreçten dolayı şahsıma duyduğu kin ve düşmanlık, benim aleyhime olabilecek en küçük bir olayı saptırarak, büyüterek ortaya koymaya çalışıyor.
Benim H.Gemi hakkında yaptığım her iki suç duyurusunun, yapılan ön inceleme sonunda mahkemeye intikal etmiş olması, ortada sıkıntılı bir durumun olup, araştırılmasının gerektiğinin göstergesidir. Sayın Gemi'de böyle yapmalıdır. Hakkımda şüpheli bir durum varsa, karnından konuşmayı bırakmalı, hakkımda suç duyurusunda bulunmalıdır. Son sözüm şudur: Devlet yasalar, kurallar çerçevesinde ayakta kalır, yasaların geçerli olmadığı yerde kargaşa, anarşi olur. Kuyruk acısı çekmek istemeyen de ya doğru iş yapar; ya da sesini çıkarmaz kuyruk acısına razı olur.
